MİTOLOJİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MİTOLOJİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

ZUES KİMDİR ?


Eski Yunan mitolojisinde bütün tanrıların tanrısı " Zeüs " tür. Sonradan Eski Roma'ya da geçençok tanrılı sistemde,Roma mitolojisindeki tanrılar tanrısı "Jüpiter" olarak belirtilmiştir.

Yunan mitolojisine göre, Zeüs kendinden önce egemen olan Kronos ile Rhea'nın oğludur. Kronos, cinlerin başkanı olan kardeşi Titan'la bir anlaşma yapmış ve bu anlaşma gereğince, bir oğlu doğarsa onu yiyeceğine söz vermişti. Fakat oğlu doğduğu zaman, karısı Rhea onu kandırdı. Kocası Kronos'a, Zeüs yerine kundaklanmış bir kaya parçasını yutturdu. Oğlu Zeüs'ü de Girit dağlarına gizledi. Zeüs burada Amalita adındaki bir keçinin sütüyle besleniyordu.

Nice sonra varlığını haber alan amcası Titan, Zeüs'ün babası Kronos'u tahtından indirdi. Zeüs de babasının yardımına yetişti. Titan'ı sürgüne gönderdi ama Kronos oğlu Zeüs'den korkuyor, ona güvenemiyordu. Bunun üzerine,Zeüs öz babasının tutumundan bezginlik getirerek, kendini pusuya düşürmek isteyen Kronos'u da sürgüne gönderdi.Kardeşlerine denizi ve Cehennemi verdi, kendi de yerle göğün efendisi oldu. Poseidon (Roma mitolojisinde Neptün) denizlere, Plüto da yeraltına hükmedeceklerdi. Böylece tanrılar tanrısı olan Zeüs, tanrılar arasında geçerli bir düzen kurdu. Yasalar koydu.

Olimpus dağında yaşayan Zeüs, dünyanın ve göklerin yönetimi için sık sık öteki tanrılarla toplantılar düzenler, onlara buyruklar verirdi. Zaman zaman da yıldırımdan yapılmış arabasıyla,elinde kalkanı,tabiat kanunlarına hükmetmek amacıyla gezilere çıkardı. Yüksek dağların tepeleri, ulu meşeler ve kartallar Zeüs'ün en çok sevdiği şeylerdi. Dolayısıyla ,bunların hepsi eski Yunanlılar tarafından kudsal sayılırdı.

Yunan mitolojisinin en renkli tiplerinden biri olan Zeüs, sınırsız bir kudrete sahipti. Hakkında birçok efsaneler, söylentiler düzenlenmiştir.

MİTOLOJİ NEDİR ?


İnsan yaşadığı ortamdaki yeri ve yakın çevresiyle olan ilişkileriyle yetinmemiş, daima dünya hakkında bazı şeyler düşünmüştür. Dünyanın niçin böyle olduğunu merak etmiştir. Kendi varlığını da etkileyen belirli bazı şeylerin hangi nedenlerle, nasıl bir düzenle olduğunu uzun uzun düşünmekten geri kalmamıştır. Bugün, bilim adamları ve yüksek seviyede gelişmiş olan çeşitli bilimler, evrendeki olay ve olguları sağlam esaslar üzerine dayanarak açıklamaktadır. Fakat eski çağlarda insanlar bu tür açıklamalardan yoksundu.

O çağlarda yaşayan insanın anla yamadığı, akıl erdiremediği şeyler karşısındaki durumunu bir düşünün. Güneş niçin, nasıl böyle şaşmaz bir düzenle doğuyor ve aynı şekilde batıyordu? Neden değişik mevsimler vardı?Yıldızların aslı neydi? Neden göze göründüğü gibi hareket ediyorlardı?

Sonra insanın kendi hayatındaki bazı şeylerin de nedeni, nasıl olduğu bilinmiyordu. Olaylar niçin önceden kestirilemiyordu? Rüyaların anlamı neydi? İnsanlar niçin hasta oluyorlardı? İnsan nereden geliyor ve öldükten sonra nereye gidiyordu? Dünya nasıl yaratılmıştı?

İlkel insanlar bütün bu soruları kendi kendilerine tekrar tekrar soruyor ve cevaplarını arıyorlardı. Dünyanın değişik bölgelerindeki insanların değişik yorum ve açıklamaları vardı. Gene de, değişik toplumların aynı konulara ilişkin açıklama ve yorumlarında, temel bakımından yer yer birbirine uygunluklar,üç aşağı beş yukarı benzerlikler görülüyordu. Söz -konusu yorum ve açıklamaların içerdiği gerçekten ilginç, efsanemsi bölümler "myth-mit" diye tanımlanırdı. Mitlerin bir araya gelmesinden,bütünlenmesinden de "mitoloji" doğmuştur.

İlkel insanlar ve onları izleyenler ,dünyayı.dünyadaki her şeyi "insanlaştırmağa",daha doğrusu "kişileştirmeye" çalıştılar. Mitleri ile bunu yaptılar. Çevrelerinde kendilerini korkutan, düşündüren, saygı duymağa zorlayan ne varsa, bunların kendilerine benzeyen,düşünebilen,çok kudretli "kişiler" olarak tasavvur ettiler. Bu tür hayvanlar,bitkiler,bütün yıldızlar, nehirler,güneş, ay,gizli,sihirli kudretlere sahip tanrılar olarak şekillendi. O gözle bakılır oldu. Yaptıklarına, yararlı ya da yararsız olmalarına göre,bunlardan bazıları iyi, şefkatli,yardımcı,koruyucu,bazıları da kötü ve tehlikeliydi ,cezalandırıcıydı.

Onları düşünebilen, duyan kudretler ,tanrılar olarak tahayyül ettikleri için, onlara seslerini duyurabileceklerini,yalvarabileceklerini varsaydılar. Güneştanrı'nın,bitkilerin, ekinlerin büyümesi için ışıklarını esirgememesini dilediler. Bunun için dualar ettiler. Zamanı gelince, yağmurtanrı'dan yağmur dileğinde bulundular.

Böylece,değişik tanrılara karşı tutum ve davranışlarının esaslarına göre törenler,gelenekler doğdu. Belirli bir tanrıya dua etmenin,ondan bazı şeyler istemenin yolu yordamı vardı.

Bu işi usulüyle,gerektiği gibi yapmazlarsa,tanrı kızacaktı. Gazaba gelecek, onları isteklerinden yoksun bırakmak bir yana, şiddetle cezalandıracaktı. Tanrılarla ilişkilerini iyi şekilde devam ettirmenin çaresi, törenleri düzeniyle, hiç ak satmaksızın yapmaktı. Böylelikle, isteklerinin yerine geleceğine, varlıklarının korunacağına, hayatlarının mutlu olacağına, kendilerini korkutan,dehşet veren, zarar getiren olayları kontrol altına alabileceklerine inanıyorlardı.

Zamanla,tanrıları memnun etmek için onlara kurbanlar adamak töresi doğdu.Dağınık inanışlar, kesin çizgiler almamış inançlar belirli bir düzene sokuldu. İşte bunlar, değişik toplumların renkli kişilerle zenginleşen.efsanelerle süslenen mitolojilerini meydana getirdi. Eski Mısır mitolojisi, eski Yunan mitolojisi,Roma mitolojisi, Cermen (Germen) mitolojisi,bu alanda sayılabilecek en zengin mitolojilerden örneklerdir.